DUYURULAR

Kullanamadığımız Anayasal Haklar: Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz Örneği 19/10/2014
İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hayrettim Ökçesiz’in, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan hukuka aykırılıklara karşı verdiği mücadele nedeniyle görevine son verildi. Hukuk devleti, yargıda yolsuzluk ve sivil itaatsizlik konularındaki araştırmalarıyla tanınan Hayrettin Ökçesiz’in önce ders vermesi engellendi, ardından, “bilimsel tartışma ve açıklamalar dışında, yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına resmi konularda bilgi veya demeç verdiği” gerekçesiyle kınama cezasına çarptırıldı. Son olarak, 16.10.2014 tarihinde İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörlüğü, Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz’in üniversitedeki görevine son verdi. Hayrettin Ökçesiz’e yönelik uygulamalar ifade özgürlüğü, hak arama özgürlüğü, bilimsel faaliyet özgürlüğü ve çalışma hakkı gibi anayasal hakların ihlali niteliğindedir. Bu konuya ilişkin meslektaşları ve öğrencileri tarafından imzalanarak 8 Ekim 2014 tarihinde kamuya açıklanan duyuruyu sizlerle paylaşıyoruz.     
 
Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz’e Destek Açıklaması
Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi hocası; hukuk devleti, yargıda yolsuzluk ve sivil itaatsizlik konularındaki araştırmalarıyla tanınan Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki hukuksal mücadelesi nedeniyle ders vermekte olduğu İstanbul Aydın Üniversitesi tarafından önce verdiği dersler elinden alınarak cezalandırılmış, daha sonra ise Yüksek Öğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’ne yeni eklenen 'Bilimsel tartışma ve açıklamalar dışında, yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına resmi konularda bilgi veya demeç vermek' maddesi uyarınca kınama cezası almıştır.
Hayrettin Ökçesiz’in verdiği dersler ve üzerinde çalıştığı alanlar, tam da hukuk devletindeki aksaklıklara işaret etmesini gerektiren alanlardır. Dolayısıyla Yönetmelik hükmündeki “bilimsel tartışma ve açıklama” bahsine denk düşmektedir. Üstelik suç duyurusunda bulunmak, bir vatandaşlık hakkıdır. Hal böyle olmasaydı dahi, hocamızın yanında durmamız gerekecekti zira söz konusu yönetmelik hükmü, üniversitelerde siyaset yapılmasının önünü tıkamak için getirilmiştir.
Bizler, çeşitli görüş ve geleneklerden gelen meslektaşları ve öğrencileri olarak; kabul edilemeyecek bu durum karşısında, Hayrettin Hoca’nın yanında ve kendisine destek olduğumuzu; hukuk fakültelerinin güncel hukuki siyasi gelişmelere reaksiyon gösterme yetki ve sorumluluğuna sahip olduğunu düşündüğümüzü ve bu vesileyle üniversiteler üzerinde disiplin yönetmelikleri vasıtasıyla kurulmak istenen baskı atmosferine teslim olmayacağımızı kamuoyuna açıklamayı bir borç biliriz.
 
Abdullah Taşdemir, Adalet Araç, Anıl Polat, Araş Gör. Aras Türay, Av. Arzu Becerik,  Ayşegül Çakal, Ayşen Balcı, Av. Barış Birol, Barış Işık, Araş. Gör. Dr. Barkın Asal, Berfin Tufan, Berra Aldemir, Yrd. Doç. Dr. Bertan Tokuzlu, Öğr. Gör. Beyazıt Kahraman,  Yrd. Doç. Dr. Birden Güngören, Buket Karaman, Av. Can Atalay, Canan Atay, Prof. Dr. Can Ceylan, Araş. Gör. Dr. Ceren Akçabay, Cihan Özyıldırım, Araş. Gör. Çağatay Şahin, Dr. Duygu Damar, Arş. Gör. Duygu Hatipoğlu Aydın, Yard. Doç.Dr. Ebru Kayabaş, Ecem Ceylan Akçay, Ege Erenel,  Araş. Gör. Dr. Elif Başkaracaoğlu, Araş. Gör. Emrah Bilezikçi, Yrd. Doç. Dr. Emrah Kırıt, Emrah Yayla, Emre Durmuş, Emre Zeybekoğlu, Yrd. Doç. Dr. Engin Topuzkanamış, Eren Paydaş, Doç. Dr. Ertuğrul Uzun, Prof. Dr. Esen Aslandoğan, Esin Ergin, Araş. Gör. Esra Demir, Ezgi Çetiner, Ezgi Sever, Fatih Şayan, Fatma Bozatlı, Av.Fatma Hoşgör,  Araş. Gör. Fatma Süzgün Şahin, Fatmanur Gündüz, Ferda Baştimur, Prof. Dr. Ferhan Sağın, Funda Algın Kaya, Prof. Dr. Funda Babacan, Garip Pektaş, Gazanfer Temel, Gökçeçiçek Ayata , Gökçe Çataloluk , Doç. Dr. Gökhan Yavuz Demir, Göktürk Uyan, Gülay Hepşen,  Gülar Özgüler, Prof. Dr. Gülhan Türkay Hoştürk, Prof. Dr. Gülriz Uygur, Araş. Gör.Dr. Gülşah Kurt, Hacer Arıcı Yalçın, Hakan Topaloğlu, Araş. Gör. Harun Bodur, Hatice Kaymak,  Havva Nalbant, Doç. Dr. Herdem Belen, Hülya Atay Ciner, Hülya Ervan Tanrıverdi, Prof. Dr. Hülya Kirmanoğlu,  Dr. Hüseyin Kotaman, Av. İbrahim Pehlivan, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Av. İdil Zeynep Öztürk, Yrd. Doç. Dr. İkram Çınar,  Araş. Gör. İlker Tepe, İmren Sipahi, Araş. Gör. İrem Akı, İrem Berksoy, Araş. Gör. İrem Burcu Özkan, Yrd. Doç. Dr. İrem Çağlar, Av. İzim Bulgan, Prof. Dr. Kadriye Akgan, Yrd. Doç. Dr. Kasım Akbaş, Kazım Kamil Bulazar, Kenan Erdemir, Kenan Yücel,  Kürşat Güvenç, Prof. Dr. Kürşat Yıldız, Leyla Edinç, Av. Marî Yorat,  Araş. Gör. Dr. Mehmet Cemil Ozansü, Prof. Dr. Mehmet Tevfik Özcan, Mehmet Sarsmaz, Metin Özdemir, Murat Burak Aydın, Murat Erakın, Mustafa Akgökçe, Av. Mustafa Taylan Savran, Mustafa Kütük, Araş. Gör. Muzaffer Dülger, Araş. Gör. Mürvet Ece Büyükçalık, Müzeyyen Akgökçe, Necla Akgökçe, Nergiz Pektaş,  Dr. Neval Oğan Balkız, Prof. Dr. Nevzat Kavcar, Yrd. Doç. Dr. Nezahat Demiray, E. Öğr. Gör. Dr. Nevin Ersöz, Nicolette Nagy,  Nilda Baltalı, Nilgün Güleç Sarı, Oğuz Ateş, Araş. Gör. Olcay Karacan, Yrd. Doç. Dr. Olgun Akbulut, Orhan Nezih olmaç, Araş. Gör. Orkun Güner, Ozan Dilli, Ozan Marakoğlu,  Araş. Gör. Ozan Şahin, Prof. Dr. Ömer Lütfi Değirmenci, Özge Demir, Prof. Dr. Özgür Kasapçopur, Yrd. Doç. Dr. Özge Yücel, Av. Özgür Demirel, Özüm Temiz, Yrd. Doç.Dr. Rabia Sağlam, Prof. Dr. Raşit Tükel,  Prof. Dr. Recep Akdur,  Reyhan Yağcı,  Doç. Dr. Saim Üye, Av. Seçkin Serpil, Doç. Dr. Selami Koçak Toprak, Av.Selim Biçer, Selver Kerman, Semanur Sünger, Semay Günaydın, Av. Selin Aksoy,  Araş. Gör. Dr. Selin Pelek, Senem Özaydın, Serdar Hoş, Serdar Ünver, Araş Gör. Seren Dikel,  Yrd. Doç. Dr. Serkan Gölbaşı, Sevi Bakım, Doç. Dr. Sevtap Metin, Prof. Dr. Sevtap Yokuş,  Yrd. Doç. Dr. Seydi Çelik, Prof. Dr. Sibel İnceoğlu, Sinan Derman, Su Zeytinoğlu, Şafak Evran Topuzkanamış, Prof. Dr. Şahika Yüksel, Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, Yrd. Doç. Dr. Tolga Şirin, Prof. Dr. Tolga Yarman, Av.Turan Argun Sezer,  Ufuk Özcan, Araş. Gör. Ulaş Karadağ, Araş. Gör. Umut Koloş, Yrd. Doç. Dr. Ülker Yükselbaba, Ülkü Bilgin, Ünsal Ün,  Araş.Gör. Vahdet İşsevenler, Dr. Veysel Dinler, Prof. Dr. Yasemin Işıktaç, Yasin Gel, Av. Yusuf Kıyançiçek, Prof. Dr. Yüksel Şahin, Zafer Kara, Zafer Önler, Zelal Pelin Doğan, Araş. Gör. Zülfiye Yılmaz.
devamını oku >>
Bir İfade Özgürlüğü Sorunu: Prof. Kemal Gözler Hakkında Açılan Kamu Davası 09/10/2014
Değerli meslektaşlarımız,
Örnekleriyle Usulsüz Alıntı Sorunu isimli kitabında, kendilerine karşı hakaret suçunu işlediği iddiasıyla, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın ve Anayasa Mahkemesi üyesi ve Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı Serdar Özgüldür’ün şikâyetleri sonucu, Girişim ve İcra Kurulu üyemiz Prof. Dr. Kemal Gözler hakkında kamu davası açılmıştır. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 21 ve 22 Mayıs 2014 tarih, 2014/4631 ve 2014/ 4693 sayılı iddianameleriyle Bursa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Türk Ceza Kanunu’nun 125/1-2-3(a)-4, 53/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan davaya ilişkin şikâyet dilekçesi, savunma dilekçesi ve iddianameye aşağıdaki linklerden ulaşılabilir. Her iki davanın ilk duruşması Bursa 2. Asliye Ceza Mahkemesinde 14 Ekim 2014 Salı günü saat 09:35'te yapılacaktır.
http://www.anayasa.gen.tr/kilic-gozler-davasi.htm
http://www.anayasa.gen.tr/ozguldur-gozler-davasi.htm
İntihal ile mücadele akademik etiğin ve ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçasıdır. Akademik yaşamda normal olan da, bu mücadeleye katkı sunulmasıdır. İntihal ve usulsüz alıntı sorununa karşı yoğun bir mücadele içinde olan Kemal Gözler arkadaşımızın bu amaç dışında bir kastı olabileceğini düşünemiyoruz. Bir kimsenin haksız bir biçimde intihal suçlamasına maruz kalması ne kadar yanlış ise, intihale karşı mücadele eden kişinin, haksız yere hakaret suçu baskısı altında tutulması da o kadar yanlıştır.
 İntihal ve usulsüz alıntı sorununa karşı somut örneklerle verilen bir mücadelenin, intihal eyleminde bulunduğu ileri sürülen kimseyi rahatsız etmesi işin doğası gereğidir Ama bu doğal sonuç nedeniyle doğruyu söylemekten vazgeçmek de akademik etikle ve ifade özgürlüğünün demokratik bir ülkedeki  özü ve anlamıyla bağdaşmaz. Bu tür davalara bakan mahkemelerin bu hassas dengeyi gözetmesi en içten dileğimizdir. Arkadaşımızın yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde kendisine yönelik suçlamalardan aklanacağına yürekten inanıyoruz.
Girişim ve İcra Kurulumuzdan Prof. Dr. Fazıl Sağlam ile toplantılarımızda oturumları yöneten Başkanlık Divanı üyelerinden Prof. Dr. Rona Aybay, duruşmayı izlemek üzere belirtilen gün ve saatte Bursa’da olacaklardır.
devamını oku >>
KHP Beşinci Toplantısı Hakkında 08/10/2014
Değerli meslektaşlarımız,
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru: İki Yıllık Türkiye Uygulamasının Almanya ve Strazburg Ekseninde Karşılaştırılması konulu 5. toplantımızı, bu yıl Ekim-Kasım aylarında İstanbul’da gerçekleştirmeyi planlamıştık. Toplantımızı bu tarihlerde gerçekleştirmek için İcra Kurulu olarak yoğun çaba gösterdik ama sonuç alamadık. Yaklaşık 100 kişinin konaklama masraflarının karşılandığı iki günlük bir toplantı için yeterli kaynak ve sponsor kuruluş bulmanın bazı zorlukları var. Bu zorluklar nedeniyle toplantımızı İlkbahara erteliyoruz. Bu tarihte, muhtemelen Ankara’da, toplantımızı iki gün süreli ve geniş katılımlı olarak gerçekleştirebileceğiz. Son iki ay içinde, toplantının ne zaman yapılacağını soran ve yardım teklif eden pek çok meslektaşımız oldu. Bu durum, platformumuzun Kamu Hukukçuları tarafından sahiplenildiğini gösteriyor. KHP’yi ülkemizin kamu hukukçularını buluşturan nitelikli bir tartışma platformu olarak yaşatmak en büyük arzumuz. Bu yöndeki desteğinize çok teşekkür ederiz. Önümüzdeki günlerde 5. toplantı ile ilgili daha somut bilgiler verebileceğiz.  
    
devamını oku >>
Dr. Tolga Şirin ve Eren Paydaş Hakkında YÖK Disiplin Kurulu Kararı 19/08/2014
Değerli meslektaşlarımız,
15.05.2014 tarihli duyurumuzda Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırma görevlileri Dr. Tolga Şirin ve Eren Paydaş’ın, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacak biçimde, keyfi bir işlemle meslekten atılmak istenmesini akademik özgürlüklere yönelik ciddi bir tehlike olarak gördüğümüzü ve endişeyle karşıladığımızı belirten duyurumuzu sizlerle paylaşmıştık. Platformumuzun üyesi bu iki meslektaşımız hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonuçlanmış bulunmaktadır. YÖK Yüksek Disiplin Kurulu, meslektaşlarımızla ilgili dosyayı görüşerek, yapılan işlemi oybirliğiyle reddetmiştir. Ayrıca, meslektaşlarımız hakkında asılsız iddiaları üretenler hakkında da soruşturma başlatılmıştır. Akademik özgürlükleri koruyan bu gelişmeyi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. 
devamını oku >>
Akademik Özgürlüklere Yönelik Ciddi Bir Tehlike!! 15/05/2014
 
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırma görevlileri Dr. Tolga Şirin ve Eren Paydaş’ın, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacak biçimde, keyfi bir işlemle meslekten atılmak istenmesini akademik özgürlüklere yönelik ciddi bir tehlike olarak görüyor ve endişeyle karşılıyoruz. Platformumuzun üyesi bu iki meslektaşımız hakkında yapılan işlemleri medyaya yansıdığı şekliyle bilginize sunuyor, meslektaşlarımıza destek için hazırlanan kamuoyu açıklamasına dikkatinizi çekmek istiyoruz.
KHP Girişim ve İcra Kurulu 
 
 
MARMARA ÜNİVERSİTESİ’NDE GARİP SORUŞTURMA!

Gezi olaylarının başladığı gün olan 31 Mayıs 2013’te, öğrencilerin sloganlarını duymaları üzerine orta bahçeye çıkan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde çalışan araştırma görevlileri hakkında soruşturma açıldı.
Bir grup öğrencinin sloganlar attığı ve tekbir getirdiği olayda çok sayıda çevik kuvvet memuru üniversitenin bahçesine girdi. İki öğrenci grubuna eşit mesafede olayları izleyen araştırma görevlileri, fakültede yaşanan bu sıra dışı gelişmeleri gündelik bir alışkanlık doğrultusunda 20 saniye süre ile cep telefonuna çekti.
Söz konusu olayın ardından bir grup öğrenci, olay sırasında tamamı Eğitim-sen mensubu araştırma görevlilerinin kendilerine “taş, kemer ve sopayla saldırdıkları” yönünde garip bir iddia ileri sürdüler. Soruşturma dosyasındaki bilgilere göre İsmail Kahveci ve Ebubekir Kılıçarslan isimli özel güvenlik görevlileri, araştırma görevlilerini, taşlı sopalı solcu grubun içinde gördükleri ve daha önce izinsiz afiş, illegal oy kullanma gibi olaylara katıldıkları ithamında bulundu. 

AZİZ NESİN’LİK VAKALAR
Öğrencilere taş sopa ve kemerle saldırdıkları iddiası karşısında savunma yapmak zorunda bırakılan araştırma görevlileri, bu iddiaları kamera kayıtlarıyla ve tanıklıklarla çürüttüler. Öte yandan yalancı tanıklar hakkında suç duyurusunda bulunulması üzerine savcılık, özel güvenlik görevlisi İsmail Kahveci’yi dinledi ve bu şahıs, dosyadaki ifadelerini yalanladı, görgüye dayalı bir tanıklığının olmadığını, bu ifadelerin ön incelemeci tarafından yazıldığını ileri sürdü. Savcılık diğer iftiracı tanıklara henüz ulaşamadı.
Marmara Üniversitesi Rektörlüğü, araştırma görevlilerinden (Eğitim-sen üyesi) Dr. Ceren Akçabay o gün okulda dahi olmadığını ispatladığı için kendisine ceza verilmesine yer olmadığı kararı verdi. Haklarında soruşturma açılan diğer araştırma görevlileriyle beraber hareket eden Oğuz Dorken ve Hülya Dinçer’e de ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildi.  Rektörlük, Dr. Tolga Şirin ve Eren Paydaş’ın ise, “olaylardan sonra solcu öğrencilerle görüştükleri” ve “olaylar sırasında cep telefonuyla çekim yaptıkları” gerekçesiyle üniversiteden atılmalarını istedi. Soruşturmaya sonradan eklenen bu iddiaya karşı savunması dahi alınmayan Dr. Tolga Şirin ve Ar. Gör. Eren Paydaş’ın kamu görevinden çıkarılması konusu 22 Mayıs’ta YÖK Genel Kurulunda görüşülecek.

NE DEDİLER?

Eren Paydaş: “Bir çamur at, izin kalsın vakasıyla karşı karşıyayız. İnanmak kolay değil ama ‘solcu öğrencilerle görüştünüz’ denilerek atılmamız isteniyor. Böyle isnatların sadece sıkıyönetim dönemlerinde olduğunu sanıyordum. Üstelik memlekette artık şeklen de olsa hukuksal tutarlılığın bile önemli olmadığını anladık. Çünkü biz olaylara karışan solcu veya sağcı öğrencilerle görüşmedik. Soruşturma sürecinde bize bu konuda tek bir soru dahi sorulmadı. Zaten kamera kayıtlarında da böyle bir görüşme yapmadığımız ayan beyan ortada. Öte yandan böyle bir görüşme olması halinde dahi bunun nasıl bir suç olduğu, nasıl tahrik ve teşvik anlamına geldiği veya bu konudaki delillerin ne olduğu ortaya konulmamıştır.
Anladığımız kadarıyla Marmara Üniversitesinde bir tür cadı avı yapılıyor, ancak insan, cadı avı yapılacaksa bile, bunun asgari bir ciddiyetle yapılması gerektiğini düşünüyor. Belli ki birileri ne pahasına olursa olsun bizim üzerimizden diğer öğretim elemanlarını hizaya çekmek ve mesaj vermek istiyor. Zira komplolarla insan harcamak, hesaplaşmaları böyle yürütmek ülkede vaka-i adiye haline geldi. Ancak bu kültürün bilim yapıldığı iddiasındaki yerlere sıçraması çok tehlikeli”

Dr. Tolga Şirin: “Açıkçası çok şaşkın ve kızgınım. Her insanın lekelenmeme hakkı vardır ve bizim bu hakkımız ihlal edildi. Bir anayasa ve insan hakları hukuku öğretim elemanına İstanbul’un orta yerindeki üniversite bahçesinde kendi öğrencilerine taş, sopa ve kemerle saldırdığı iddiasına karşı savunma yaptırdılar. Sineye çektik, ses etmedik. Hukukçuyuz dedik, tanıklarla, kamera kayıtlarıyla iddiayı çürüttük.  İftira atanlar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Bu defa da hakkımızdaki absürt iddiayı çürütmek için sunduğumuz kamera kayıtlarına dayanılarak “telefonla kaydetmek” gibi bir suç uyduruldu. İnanılır gibi değil ama gelinen aşamada meslekten atılmamız isteniyor.
Yaşadığımız pratik gösteriyor ki birileri bizden rahatsız ve üniversiteden atılmamızın derdine düşmüş ve bu keyfiyet de tıkır tıkır işliyor. Oysa hukuk devleti, keyfi yönetimi dışlar ve aynı zamanda hukuk güvenliğini gerektirir. Ancak hiçbir illegal eylemimiz olmamasına ve kendimizden emin olmamıza rağmen, ne idareye ne de yargıya tam olarak güveniyoruz. Bence hep beraber asıl kafa yormamız gereken konu budur. Bu olay özelinde biz, herkesin başına her an her şeyin gelebileceği bir ülkede olduğumuzu bir defa daha tecrübe ettik. Gerçi süreç tamamlanmış değil. Ben hala YÖK’ün bu ayıbı temizleyeceğine inanmak istiyorum.
 
Basına ve Kamuoyuna;
Marmara Üniversitesi yönetimi, öğretim elemanları ve idari çalışanları hakkında açtığı soruşturmalarla akademik ve sendikal özgürlükleri tehdit ediyor. Soruşturmaların ve disiplin cezalarının bir caydırma, öç alma ve mimleme aracı olarak kullanıldığı Marmara Üniversitesi’nde son dönemde yaşananlar, ülkenin kamusal alanlarının nasıl bir mayın tarlasına döndüğünü ve bu alanda bulunanların nasıl hareketsiz ve tepkisiz kalmaya zorlandığını gösteriyor. KESK’in çağrısı ile greve katılan akademisyenler üniversiteden atılmak isteniyor. Son olarak ise, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde çalışan beş araştırma görevlisi hakkında “olaylara karışmak” gibi muğlâk bir iddia ile soruşturma açıldı. Soruşturma, iki araştırma görevlisinin, Eren Paydaş ve Tolga Şirin’in dosyalarının ‘kamu görevinden çıkarma’ istemiyle YÖK’e gönderilmesiyle sonuçlandı. Diğer üç araştırma görevlisine ise ceza verilmedi.
Bu soruşturma, Gezi olaylarının yarattığı tansiyonun her yerde hissedildiği 31 Mayıs 2013 tarihinde, araştırma görevlilerinin, öğrenciler arasında çıkan bir gerginliğe tanık olmaları üzerine başlatılmıştı. Anılan araştırma görevlilerinin yaptıkları tek şey, bahçedeki yüzlerce kişiyle beraber üniversite içine giren çevik kuvvet ekiplerini ve olayları izlemekti. Önce olayların tarafı birkaç öğrenci kendilerine (ilginçtir ki beşi de Eğitim-Sen üyesi olan araştırma görevlilerinin) “taş, sopa, şişe ve kemer kullanarak saldırdığı” şeklinde bir iftirada bulundu. Ardından üniversite yönetimi, araştırma görevlilerini "olay esnasında bahçede bulunmakla ve olaylara karışmış olmakla" suçlayan soruşturma sürecini başlattı. Ne var ki tanık beyanları ve kamera kayıtları sayesinde, araştırma görevlilerinin “olaylara karışmamış” oldukları kabul edilmek zorunda kalındı. Ancak bu defa da iki araştırma görevlisinin dosyası, “olaylar bittikten sonra öğrencilerle görüşmek” ve “olayları cep telefonuyla kaydetmek”  iddiasıyla YÖK’e sevk edildi. Bu iddiaya göre, öğrenci ve üniversite mensupları, eğitimi sekteye uğratacak bir disiplinsizliğe tahrik ve teşvik edilmişlerdi. Şu anda Tolga Şirin ve Eren Paydaş, görevlerinden atılma tehdidiyle karşı karşıyadır.
Bu olayda, ülkedeki yaygınlaşmış pratiğe uygun şekilde Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki hiçbir güvenceye riayet edilmeden bir soruşturma yürütülmüştür. Bu vahim suçlamanın ciddiye alınması, ortada ithamı kanıtlayan bir tek delil olmamasına rağmen Disiplin Yönetmeliği'ndeki en ağır cezanın talep edilmesi, akademisyenler olarak hepimizin üzerine çöken baskının vardığı tehlikeli boyutu göstermektedir.
Biz, üniversite içerisinde çıkan gerginliğe tanıklık eden araştırma görevlilerine karşı yürütülen bu soruşturmayı kınıyoruz. Soruşturmanın herhangi bir aşamasında rol almış bütün idarecilerin bu vahim süreçten sorumlu olduğunu düşünüyoruz. Kampüs içerisinde yaşanan bir gerginliğe tanık olmayı şiddetle ve disiplinsizlikle ilişkilendiren bu soruşturma, bütün üniversite çalışanlarına yönelik bir gözdağıdır. Akademisyenlerin kampüs içerisinde olup bitenleri öğrenme çabaları ve öğrencilerin şiddet görme ihtimaline karşı durma sorumluluğu kriminalize edilmeye çalışılmaktadır. Marmara Üniversitesi idarecilerini bu tehdide bir son vererek bu tür soruşturmalara başvurmaktan vazgeçmeye, YÖK’ü bu mesnetsiz ve vahim soruşturmayı reddetmeye ve bu ülkenin geleceğinden kaygı duyan herkesi de bu olaya tepki göstermeye çağırıyoruz.
devamını oku >>
Bu site Prof. Dr. Öget Öktem Tanör'ün mali katkılarıyla hazırlanmıştır. 2013